7 Kasım 2007 Çarşamba

KADILARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİ -1-

  • Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz." (NUR SURESİ / 31 )

  • Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve 'kerim (üstün ve onurlu)' olan ecir de onlarındır. (HADİD SURESİ / 18)


  • O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (HADİD SURESİ / 12)


  • Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (AHZAB SURESİ / 59)


  • Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. (AHZAB SURESİ/ 32)

  • Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (AHZAB SURESİ/ 33)

24 Eylül 2007 Pazartesi

İslam Dinine Hizmet-2

Eğer yabancı bir dil biliyorsanız, yapabileceğiniz çok şey var:


- Harun Yahya’nın eserlerinin başka dillere çevrilmelerinde yardımcı olabilir, bunun için sitemizle bağlantı kurabilirsiniz.

- Kitapların çevirisini yapmak için mutlaka İngilizce, Fransızca, Almanca gibi çok yaygın diller bilmenize gerek yok. Az sayıda kişi tarafından konuşulan, çok yaygın olmayan ve Latin alfabesi kullanılmayan dillerde de çeviri yapabilirsiniz.

- Eğer tek bir kitabı çevirmek için vaktiniz olmadığını düşünüyorsanız, yazarın makelelerinin, belgesel filmlerinin, sesli anlatımlarının, internet sitelerinin çevirilerini yapabilirsiniz. Ya da kitaplardan bölümleri çevirip makale haline getirebilirsiniz. Bir diğer seçenek olarak da 4-5 arkadaşınızla biraraya gelip, onlarla birlikte bir kitap çevirebilirsiniz.

- Eğer kendiniz bir dil bilmiyorsanız, yakınlarınızdan, tanıdıklarınızdan çevirmenler bulabilir, bu kişilerin sitemiz ile bağlantıya geçmelerini sağlayabilirsiniz.

- www.harunyahya.com sitesinden çok farklı dillerdeki sitelere geçişler bulunmaktadır. Bu sitelerde Harun Yahya’nın farklı dillerdeki eserlerinin ve makalelerinin çevirileri bulunmaktadır. Siz de bildiğiniz dili kullanarak bu siteleri okuyup, inceleyerek hataları, eksiklikleri tespit edebilir, daha sonra da düzeltilmesi için sitemize e-mail ile ulaştırabilirsiniz.

- Yabancı dillere çevrilmiş eserlerin yurtdışında basımını ve dağıtımını yapabilecek kişi ve kuruluşlar bulunmasında yardımcı olabilirsiniz.

- Eğer yabancı ülkelerde tanıdıklarınız varsa ya da ülkemizde yaşayan yabancılarla bağlantı içindeyseniz, çevirisi bitmiş kitaplar için gönüllü editörler bulunmasında yardımcı olabilirsiniz.


Eğer öğrenci iseniz;

- Okul servislerinde vaktin daha iyi geçmesi için İslam ahlakının ya da Kuran mucizelerinin anlatıldığı ses kasetlerinin dinlenilmesini teşvik edebilirsiniz. Ya da siz çevrenizdeki kişilerin dikkatini çekecek iman hakikatlerini okuyup, ertesi gün servisinizde anlatabilirsiniz.

- Konusu sizin isteğinize bırakılan ödevlerde Harun Yahya eserlerinden bilimsel ödevler hazırlayabilir, böylece yararlı bir çalışma yapabilirsiniz.

- Boş vakitlerinizde evinizde arkadaşlarınızı toplayıp, Harun Yahya’nın eserlerinden hazırlanan belgeselleri izleyebilirsiniz.

- Tenefüs aralarında arkadaşlarınıza Harun Yahya kitaplarından öğrendiğiniz iman hakikatlerini anlatabilirsiniz. Hatta bunu sürekli bir uygulama haline getirebilirsiniz. Herkes evinde 5 iman hakikati öğrenir, ertesi gün gelip birbirine anlatır. Bu şekilde 5 kişi birbirine anlatsa, herkes günde 25 tane iman hakikati öğrenir. Böylece kısa sürede kendinizi çok geliştirebilir, İslam ahlakını anlatırken faydalanabileceğiniz çok güzel bir bilgi dağarcığı oluşturabilirsiniz.

- İslam dinine daha iyi hizmet edebilmek için kendinizi her yönden sürekli geliştirebilirsiniz. Kitap okuyup, bilgisayar kullanmayı, internette araştırma yapmayı, internet sitesi hazırlamayı öğrenebilirsiniz. Yabancı dilinizi geliştirip, kültürünüzü sürekli artırabilirsiniz. Böylece İslam dininin yaygınlaşması için çok değerli çalışmalar yapabilirsiniz.

- Arkadaşlarınıza okuduğunuz bir Harun Yahya kitabını hediye edebilir, ancak okuduktan sonra mutlaka başka bir kişiye daha vermesini tembihleyebilirsiniz.

- Okulda duvar panosu-gazetesi hazırlayabilir, bu panoya her hafta yeni düşündürücü iman hakikatleri, Kuran mucizeleri, güzel ahlak örnekleri yazabilirsiniz.

- Tüm arkadaşlarınıza Harun Yahya'nın eserlerinden hazırlanan internet sitelerini tavsiye edebilir, bu sitelere üye olunmasını teşvik edebilirsiniz.



Ev hanımı iseniz;

- Komşularınızı ve arkadaşlarınızı sohbet etmek için eve çağırdığınızda belgesel izlettirebilir, İslam ahlakını ya da Allah'ın yaratma sanatını anlatan kitaplardan öğrendiklerinizi onlara anlatabilirsiniz.

- Çocuklarınıza İslam ahlakını, Allah’ın evrendeki yaratış delillerini Harun Yahya’nın çocuklar için hazırlanmış eserlerinden faydalanarak anlatabilirsiniz. Onlara Harun Yahya belgesellerini izlettirebilir, çocuk kitapları ile öğrenirken aynı zamanda eğlenmelerini de sağlayabilirsiniz. Çocukların bu ahlakla yetiştirilmeleri, onların ilerleyen yaşlarında milli ve manevi değerlerine bağlı, hayırlı kimseler olmalarına vesile olabilir.

- Eğer çocuklarınızın yaşları küçük ise çocuk kitaplarından alıp onlara geceleri uykudan önce birkaç sayfa okuyabilirsiniz. Onlara uyumadan önce Allah’ı tesbih etmelerini ve O'na dua etmelerini hatırlatıp teşvik edebilirsiniz.

- Çocuklarınızı kötü akımlardan ve zararlı gruplardan korumak için onları bilgilendirmelisiniz. Harun Yahya'nın Satanizm Tehlikesi gibi zararlı akımları anlatan eserleri öncelikle okumalarını sağlayarak bu tehlikenin ne olduğunu anlamalarını sağlayabilirsiniz.

- Çocuklarınıza ve arkadaşlarına iman hakikatlerini, İslam ahlakını, peygamberlerin hayatlarını anlatan belgeselleri izleyebilecekleri ortamlar hazırlayabilirsiniz. Hafta sonları çay saati yapıp, güzel yiyecekler hazırlayıp, belgeselleri izlettirebilirsiniz.

- Evinizde bilgisayar varsa ve internete girme imkanınız varsa, evinize gelenlere İslam ahlakının, Kuran mucizelerinin ve Allah’ın yaratış delillerinin anlatıldığı internet sitelerini, kitapları vs gösterebilirsiniz.

- Tanıdığınız yaşlı kimselere, onlarla yaşayan anneanne, babaanne veya dedelere İslam ahlakını anlatan ses kasetlerini dinleyecekleri ortamlar oluşturabilirsiniz.

- Evinizde bir kütüphane oluşturup, Harun Yahya külliyatını sergileyebilir, misafirlerinize kitapları gösterip incelemelerini sağlayabilirsiniz.

- Yakınınızdaki okulların kütüphanelerine okuduğunuz kitapları ve belgeselleri hediye edebilirsiniz.

- Yakınınızdaki yaşlılar yurduna, çocuk esirgeme kurumlarına gidip kitap okuyabilir, film izlettirebilirsiniz. Birkaç saatinizi böyle bir hizmete ayırarak onlarca insanı Allah’ı düşünmeye teşvik edebilirsiniz.

- Evde israf olmamasına dikkat edip, paranın boşa harcanmamasını sağlayabilirsiniz. Gereksiz harcamalardan kaçınırsınız, tasarrufunuzla İslam ahlakının anlatıldığı kitaplar ve dergiler alabilirsiniz.

- Yemek yaparken Harun Yahya’nın kitaplarının ses kasetlerini dinleyebilir, sonra onları arkadaşlarınıza anlatır, dinlemeleri için onlara verebilirsiniz.

- Özel günlerde hediye alırken, çocuk veya yetişkin her yaştan insana uygun kitaplar veya VCD'ler, ses kasetleri tercih edebilirsiniz. Bu hediyeler sayesinde yakınlarınızın, dostlarınızın Allah’a imanlarının güçlenmelerine vesile olabilirsiniz.

- Tanıdıklarınıza misafirliğe giderken çiçek, kek vs. yerine kitap alabilirsiniz. Bu alışkanlığın mantığını tüm arkadaşlarınıza ve yakınlarınıza da anlatır, aynısını onların da uygulamalarını sağlayabilirsiniz.

- Harun Yahya’nın makalelerinin çıktığı gazeteleri elden ele dolaştırarak, çok fazla kişinin okumasını teşvik edebiliriz.



14 Eylül 2007 Cuma

İslam Dinine Hizmet-1



Tüm insanlar arasında Kuran ahlakının yaygınlaşması için çaba harcamak iman ve vicdan sahibi tüm insanların sorumluluğudur. Allah Kuran'ın "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Al-i İmran Suresi, 104) ayetiyle bu yükümlülüklerini insanlara bildirmiştir. Bir başka ayette ise Allah tüm inananlara "...Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır..." (Maide Suresi, 48) şeklinde buyurmuştur. Bu nedenle her insan elindeki imkanlar ölçüsünde insanları hayra çağırmaya, Kuran ahlakının tebliğ edilmesine destek olmaya çalışmalıdır.



Bunun için bir kimsenin maddi imkanları yeterli olmayabilir; böyle bir çalışmaya çok büyük bir zaman ayırmaya imkanı olmayabilir. Ama vicdanını kullanan insan, elindeki imkanlar ölçüsünde mutlaka yapabileceği bir şeyler bulabilir. Belki kitap bastırıp insanlara dağıtamayabilir; insanlara Kuran ahlakını tanıtıcı belgeseller üretemeyebilir; İslam'ı tanıtıcı siteler hazırlayamayabilir. Böyle bir durumda kişinin yapabileceği, başkalarının büyük bir gayretle yaptığı faydalı çalışmaları yaymak olabilir.

İşte bu noktada Harun Yahya eserleri vicdan sahibi insanlar için büyük bir kaynaktır. Hiçbir ticari kaygı ve maddi çıkar amacı gütmeden, yalnızca Allah rızası için, büyük bir özveri ile hazırlanmış bu eserleri başkalarına tavsiye etmek, bu eserleri insanların satın almalarını, imkanı olmayanların da satın alamasalar dahi internetten okumalarını sağlamak büyük bir hizmettir. Bu şekilde tek bir kişi yüzlerce arkadaşını kitap ve makaleleri okumaya, belgeselleri seyretmeye, sesli anlatımları dinlemeye yöneltebilir. Bu arkadaşlarından her biri de yine aynı şekilde yüzlerce kişiyi teşvik etmiş olsa, Kuran ahlakı bu kitaplar vesilesiyle çok kısa zamanda çok sayıda insana ulaşmış olacaktır.


Bu kişilerden her biri evine gelen misafirlere, iş yerine gelen müşterilerine, okuldaki arkadaşlarına, üye olduğu dernek üyelerine bu kitapları tavsiye edebilir. Dergi çıkarıyorsa bu dergide, TV kanallarıyla bir bağlantısı varsa TV programlarında Harun Yahya eserlerinin tanıtımını yapıp insanları bunları okumaya, izlemeye ve dinlemeye teşvik edebilir. Bu eserlerin daha geniş kitlerere ulaşabilmesi ve Kuran ahlakının insanlar arasında yaygınlaşması için neler yapılabileceği konusunda yeni fikirler geliştirip bizlere ulaştırabilir. Bunun için yapacağı, bilgisayarındaki tek bir tuşa basarak bir mesaj yollamaktan ibarettir. Bunun dışında ayrıca yine tek bir tuşa basarak çevresindeki insanlara internet sitelerinin, kitapların ve diğer çalışmaların tanıtımını yapabilir.




Görüldüğü gibi gerçekten kendi üzerine düşen tebliğ görevini yerine getirmek isteyen ve buna yol arayan kimseler için yapılabilecek çok fazla şey vardır. Önemli olan kişinin, bu konuda aklını ve vicdanını samimiyetle kullanmasıdır. Allah Kuran ayetlerinde bu gerçeği insanlara bildirmiştir:

Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir. (Müzzemmil Suresi, 19)

… Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (Talak Suresi, 2)






Bu nedenle Kuran ahlakının tebliğ edilmesi için yapılan çalışmaları sadece takdir etmek, fakat bu yönde bir çaba harcamamak iman eden bir kimsenin vicdan anlayışına uygun değildir. Allah ahirette insanı böyle bir tavırdan dolayı sorumlu tutabilir. Özellikle de Filistin, Çeçenistan, Doğu Türkistan gibi dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanların büyük baskı altında olduğu böyle bir dönemde iman edenlerin birbirlerine destek olmaları çok büyük önem kazanmaktadır. Böyle bir durum, kısıtlı olan zamanı çok daha iyi kullanmayı ve durmaksızın Kuran ahlakının yayılmasına destek olacak çalışmalar yapmayı gerektirmektedir. Küçük büyük demeden ihlasla yapılan tüm çabaların biraraya getirilmesi, Allah'ın yardımıyla inşaAllah güzel ahlakın tüm insanlar arasında yaygınlaşmasına vesile olacaktır. Bu, aynı zamanda da Allah'ın tüm Müslümanlar üzerine yüklediği bir sorumluluktur. Kuran'da Allah'ın bu emri şöyle bildirilmiştir:

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çaba harcayanları sever. (Saff Suresi, 4)


daha detaylı bilgi için : http://www.islamahizmet.com/

7 Eylül 2007 Cuma

Müslüman Kadın Duygusal Bir Kişilik Göstermez



Duygusallık, din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda olumsuz bir tavır olarak algılanmaz. Hatta duygusallığın aslında her insanın karakterinde az çok olması gereken önemli bir özellik olduğuna inanılır. Bu düşünceye göre duygusallığın neden olduğu tavırlar, yaşanması gereken insani duygulardır. Bu nedenle duygusallıktan kaynaklanan 'alınma, yakınma, darılma, ağlama, içine kapanma, durgunluk, kıskançlık, kızgınlık' gibi tavır bozukluklarının, 'insanın içinden gelen duygular' olduğunu öne sürerek olabildiğince teşvik ederler.


Oysa bu düşünce tümüyle yanlıştır. Özellikle de cahiliye toplumlarında yaşanan kadın karakterinde görülen duygusallık, insanın zayıf bir kişilik göstermesine neden olur. Kişi olaylar karşısında duygularının kendisini yönlendirdiği şekilde hareket ettiği için akılcılıktan büyük ölçüde uzaklaşır. Mantıklı ve doğru düşünemeyecek, isabetli çıkarımlar yapamayacak hale gelir.


Müslüman kadın, tüm hayatını ve kişiliğini Kuran'a göre belirlemesi sebebiyle, nefsin bu özelliği ve ona karşı nasıl bir mücadele verilmesi gerektiği konusunda en doğru bilgilere sahiptir. Duygusallığın, insanın aklını perdelediğini, doğru düşünebilmesini, gerçekleri olduğu gibi görebilmesini engellediğini, insanı zayıf, dirençsiz ve güçsüz hale getirdiğini bilir. Ayrıca cahiliye ahlakının getirdiği kadın karakteriyle özdeşleşen duygulanmak, üzüntüye kapılmak, ağlamak, söylenmek, öfkelenmek, kıskançlığa kapılmak, içine kapanmak gibi tavırların, iman sahibi bir insanın karakteriyle bağdaşmayacak özellikler olduğunun da şuurundadır. Çünkü tüm bu tavırlar, Allah'ın beğenmediği ve sakınılması gereken davranışlardır. Bu olumsuz tavırların her biri, insanın temeldeki bazı inanç bozukluklarından ve birtakım gerçeklerin yeteri kadar şuuruna varamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Kolaylıkla hüzne kapılan, ağlayan, öfkesine yenik düşen, kıskançlığa kapılan, durgunlaşıp sessizleşen, içlerine kapanan insanlar, Allah'ın gücünün, herşeyi hayır, hikmet ve adaletle yarattığının, istediği an istediği herşeyi gerçekleştirebileceğinin, insanların dualarına karşılık vereceğinin bilincinde değillerdir. Olaylar karşısındaki tüm üzüntüleri, öfkeleri, kıskançlıkları hep bu bakış açısındaki yanlışlıklardan ve inanç bozukluklarından kaynaklanmaktadır.


Allah'a gönülden bir bağlılık, içten bir teslimiyet, her olayın Allah'ın kontrolünde olduğunu bilerek, herşeyi hayır gözüyle değerlendirmek, insanın duygularına kapılıp olumsuz tavırlarda bulunmasını engeller. Müslüman bir kadın Allah'a olan güçlü sevgisi ve derin Allah korkusu nedeniyle duygusallığın neden olduğu tüm tavır bozukluklarından titizlikle sakınır. Müslüman kadın, Allah'ın "Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir." (Furkan Suresi, 74) ayetiyle bildirdiği şekilde, tüm tavırlarıyla, kişiliğiyle, yüksek ahlakıyla insanlara örnek olmayı hedefleyen bir insandır. Bu da ona hiçbir olay karşısında yıkılmayan güçlü bir kişilik kazandırır.



Mümin kadınlar, özellikle kadın ahlakında yaygın olarak görülen bu tavırdan sakınıp güçlü bir kişilik sergilemenin, bu karakteri benimseyen kadınlar için güzel bir örnek olacağını bilir, bu şuur ve sorumluluk bilinciyle hareket ederler. Allah'ın "... Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Haşr Suresi, 9) ayetiyle bildirdiği gibi, nefislerini kötülüklerden arındırdıkları için dünyada ve ahirette nimete, huzura kavuşur ve mutluluğu en güzel şekilde yaşarlar. Duygusallığın insanlara yaşattığı tüm sıkıntılardan, üzüntülerden uzak kalmış olurlar.

6 Eylül 2007 Perşembe

Müslüman Kadın İffetli ve Onurludur



Allah, "Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle, insanlara çok önemli bir bilgi vermiştir: kimi insanların büyük önem verdikleri, tüm hayatlarını uğruna adadıkları ve elde etmeye çalıştıkları dünyevi değerlerin hepsi geçici güzelliklerdir. Asıl değerli ve kalıcı olan ise, insanların sahip oldukları manevi değerler ve tüm bunlarda gösterdikleri sürekliliktir. Ancak bu gerçeği göz ardı eden kimi insanlar, gerçek değerin, onur ve saygınlığın; zenginlik, itibar, mal mülk sahibi olmak gibi unsurlarda olduğunu sanarak, bunların peşinde koşabilmektedirler. Aynı şekilde çevrelerindeki insanları da bu ölçülere göre değerlendirip, onlara da, sahip oldukları bu maddi özelliklere göre saygı, sevgi ve hayranlık duyabilmektedirler.




Oysa tüm bunlar Allah'ın insanların kullanımına verdiği nimetlerdir; ancak insanları hem Allah Katında hem de dünya hayatında değerli ve üstün kılan özellikler ise çok daha farklıdır. Onur, iffet ve vakar, bunların başlıcalarındandır. Bu kavramlar, müminin takvasını ortaya koyması dolayısıyla, bir insana değer ve anlam kazandıran, gerçek anlamda saygı ve sevgi uyandıran özelliklerdir. Dünyanın en zengin, en güzel ya da en üst makamına sahip insanı olunsa dahi, bunların hiçbiri kişiye iffetli, vakarlı ve onurlu bir insanın asaletini ve üstünlüğünü kazandıramaz. Bu özelliklere sahip olan insanın doğal bir heybeti ve güzelliği, doğal bir ruh derinliği vardır. Allah, "Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama sokarız." (Nisa Suresi, 31) ayetiyle, onuru, Kuran ahlakını yaşamada samimi bir çaba gösteren, Kendisi'nden gereği gibi korkup sakınan kimselere vereceğini bildirmiştir. Bir başka ayette ise Allah, gerçek onuru Kuran ahlakını yaşayan insanlara vereceğini şöyle bildirmiştir:


Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat artırılır ve 'kerim (üstün ve onurlu)' olan ecir de onlarındır. (Hadid Suresi, 18)



Gerçek onur, insanın sahip olduğu Allah korkusu ve ahiret inancı nedeniyle, küçük insanlarla küçülmemesini, basit davranışlara, küçük çıkarlar elde etmek için küçük sahtekarlıklara, yalana, ikiyüzlülüğe tenezzül etmemesidir. İnsanların cahilce tavırlarına olgun davranışlarla ve güzel ahlakla karşılık vermesidir. Mümin kadın da Allah'a olan derin imanı ve korkusu nedeniyle, onurlu ve vakarlı bir kişilik sergiler. Kuran ahlakına uygun bir tavır sergilemenin insanı daima üstün konuma getireceğini bilerek, Allah'ın beğendiği tevazulu ve teslimiyetli ahlakından hiçbir zaman taviz vermez.



Allah Kuran'ın pek çok ayetiyle iffetin önemine ve kadına kazandırdığı değere de dikkat çekmiştir. Allah, tüm alemlerin kadınlarına Hz. Meryem'in ahlakını ve iffetini örnek verdiğini bildirerek, bu özelliğin insana kazandırdığı üstünlüğü hatırlatmıştır:

Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin
kadınlarına üstün kıldı," demişti. (Al-i İmran Suresi, 42)




Allah Kuran'ın diğer ayetlerinde ise iffetin mümin kadının önemli bir belirleyici özelliği olduğunu şöyle hatırlatmaktadır:


İçinizden özgür mümin kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın... (Nisa Suresi, 25)

... Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)



Bir başka ayette ise Allah, iffetin önemini "... onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur..." (Ahzab Suresi, 59) ifadesiyle bildirmiştir. İffet bir kadına saygınlık ve onur kazandırmakta ve onun toplum içerisinde eziyet görmesini engellemektedir.





Mümin kadınlar, Allah'ın Kuran'da bildirdiği tüm sınırlara en güzel şekilde uyarak onur, vakar ve saygınlık kazanmış olurlar. Böyle bir insanın tüm tavırlarından, konuşmalarından, hareketlerinden, yüzündeki ifadeden, bakışlarından, gülüşünden ne kadar iffetli ve vakarlı bir kimse olduğunu anlayabilmek mümkündür. İffetli bir kadının doğal bir asaleti, insani bir heybeti ve güvenilir bir kişiliği vardır. Nitekim Allah yukarıdaki ayette de, müminlerin bu özellikleriyle 'tanındıklarına' dikkat çekmiştir. Kuran'ın bir başka ayetinde ise "... Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir..." (Fetih Suresi, 29) ifadesiyle, Allah müminlerin yüzlerinden tanındıklarına dikkat çekmiştir.

30 Ağustos 2007 Perşembe

İslam Ahlakında Kadın ve Erkek Eşittir



Kadının toplumdaki yeri konusunda, dünyanın hemen her ülkesinde asırlardan bu yana süregelen tartışmalar kuşkusuz her toplum için tanıdıktır. Kadının toplumdaki statüsü, aile hayatındaki önemi, çalışıp çalışamayacağı gibi birtakım sosyal konular yıllardır dünya gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Oysa bir Müslüman için, kadının toplumdaki yeri çok belirgindir ve gerçek İslam ahlakının benimsendiği bir toplumda böyle bir tartışmanın yaşanması mümkün değildir. Çünkü İslam'da kadın ile erkek eşittir.

Kadın ve erkek elbette ki fiziksel anlamda birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak, erkeğe oranla daha güçsüz olması, onun toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesi için bir sebep değildir.



İslam ahlakına göre, asıl önemli olan bir insanın kadın ya da erkek olması değil, Allah'a derin bir iman ve Allah korkusuyla bağlanmış olmasıdır. Allah'ın emir ve yasaklarına titizlikle uyması, Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşamaya çalışmasıdır. Allah Katında asıl değer görecek olan kişinin bu özellikleri olacaktır. Allah Kuran'da kadın olsun erkek olsun iman eden bir kimsenin sahip olması gereken özellikleri şöyle açıklamıştır:

Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)


Allah'ın ayette bildirdiği gibi, mümin kadınlar ve mümin erkekler aynı sorumluluklara sahiptirler. Allah'a ibadet etmekle, Kuran ahlakını yaşamakla, insanlara iyiliği emredip kötülüğü engellemekle ve Kuran'da bildirilen tüm emir ve tavsiyelere uymakla yükümlüdürler. Allah Kuran'ın "Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir." (Enfal Suresi, 29) ayetinde, Allah'tan korkup sakınan her insana, 'doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış' vereceğini vadetmiştir. Bu kişinin kadın ya da erkek olması bu sonucu değiştirmemektedir. Samimiyetine, ihlasına ve imanına karşılık, Allah bir insana hayatın her alanında kendisini doğru yola ulaştıracak, doğru kararlar almasını ve isabetli tavırlarda bulunmasını sağlayacak bir akıl vermektedir. Dolayısıyla akıl, kişinin cinsiyetine göre değil, tümüyle Allah'a olan samimi bağlılığına, yakınlığına ve korkusuna göre gelişmektedir.




İmanın kendisine kazandırdığı akıl ile hareket eden her insan, kadın olsun erkek olsun, hayata dair her konuda başarı elde edebilir, pek çok insana göre öne de geçebilir. Bu tümüyle kişinin, isteğine, şevkine ve azmine bağlıdır. İman edenler İslam ahlakının bir gereği olarak, kendilerini hiçbir zaman hiçbir konuda yeterli görmezler. Daima daha akıllı, daha yetenekli, daha sorumluluk sahibi, daha kişilikli, daha güzel ahlaklı insanlar olabilmek için çaba harcarlar. Kendilerini her konuda güçlerinin yettiği oranda geliştirmeye çalışırlar. Allah, iman edenlerin, çevrelerindeki tüm insanlara örnek olabilecek bir karaktere sahip olabilmek için Kendisi'ne dua ettiklerini bildirmektedir:

Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir. (Furkan Suresi, 74)

Hayatı boyunca her konuda elinden gelenin en iyisini yapmaya ve kişiliğiyle, ahlakıyla ve çabasıyla tüm insanlara örnek olmaya çalışan mümin bir kadın da, -Allah'ın izniyle- toplum içerisinde de üstün bir konuma gelir. Üstlendiği her türlü sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirir, en doğru kararları alır, en güzel çözümleri ve en akılcı tedbirleri üretir.


Görüldüğü gibi, İslam ahlakında kadın ile erkeğin toplumdaki yeri tamamen eşittir. Kadın ya da erkek olsun, bu tamamen kişinin Allah'a olan imanının gücü doğrultusunda, ahlakıyla, kişiliğiyle ve üstlendiği sorumluluklarla ön plana çıkmasına bağlıdır. Bu nedenle de İslam ahlakını benimseyen kadınlar için, erkeklere yönelik bir eşitlik mücadelesi değil, bunun yerine 'hayırlarda yarışma' ahlakı söz konusudur. Hayırlarda yarışmak, iman edenlerin, yaşamlarının her anında Allah'ın rızasını kazanabilmek için ellerinden gelen çabanın en fazlasını göstermeleridir. Bu amaçları doğrultusunda, Allah'ın en sevdiği, en razı olduğu ve Allah'a en yakın kişi olabilmek için hayırlarda yarışırlar. Ancak bu yarış, tümüyle Rahmani bir yarıştır. Allah müminleri dünyada ve ahirette öne geçiren özelliğin bu yönde gösterdikleri çaba olduğunu Kuran'da şöyle bildirmektedir:

İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler. (Müminun Suresi, 61)

Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir. (Fatır Suresi, 32)


Kadın ve erkek arasındaki eşitlik, Allah'ın kadına ve erkeğe dünya hayatındaki imtihan sürecinde eşit haklar tanımasından da anlaşılmaktadır. "Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye." (Kehf Suresi, 7) ve "Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz." (Enbiya Suresi, 35) ayetleriyle Allah, kimlerin daha güzel davranışlarda bulunacağının ortaya çıkması için, kadını da erkeği de denemekte olduğunu bildirmiştir. Bir başka ayette ise Allah "Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele." (Bakara Suresi, 155) şeklinde bildirerek, hayatlarının sonuna kadar kadını da erkeği de çeşitli olaylarla deneyeceğini, tüm bunlara sabır gösterebilenlere ise rahmetiyle karşılık vereceğini haber vermiştir.


Allah kadına da erkeğe de belirli bir ömür süreci belirlemiş, her ikisini de Kuran'dan sorumlu tutmuş, her ikisine de hayatlarının her anında kendilerine doğruyu ilham edecek bir vicdan vermiş, nefsi ve şeytanı her ikisine düşman kılmıştır. Dünya hayatındaki imtihanın gereği olarak, tüm bu şartlar karşısında kadın ya da erkek olsun her kim güzel ahlak gösterip salih amellerde bulunursa, Allah o kişilerin dünyada ve ahirette en güzel karşılığı bulacaklarını bildirmiştir:

... Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun Katındadır. (Al-i İmran Suresi, 195)

Bir başka ayette ise Allah, "Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) şeklinde buyurarak, erkek ya da kadın, kim olursa olsun, tüm insanların dünyada ve ahirette hiçbir haksızlığa uğratılmadan eksiksiz olarak karşılık göreceklerini hatırlatmıştır.

KURAN'DA KADINA VERİLEN ÖNEM-1

Bazı insanlar İslam'da kadına ne kadar büyük bir önem ve değer verildiğinden habersizdirler. Kuran hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan bu insanlar, hatta kadınların kendileri dahi bu gerçeği bilmedikleri için, haklarını yine cahiliye ahlakına dayalı yanlış yöntem ve uygulamalarla korumaya çalışırlar. Dünyanın pek çok ülkesinde şiddete ve kötü muameleye maruz kalan, işsiz, bakıma muhtaç, yaşlılar evinde terk edilmiş olan pek çok kadın vardır ve bu durumlarına kesin ve kalıcı bir çözüm bulamamaktadırlar.



Oysa bu açmaz tümüyle söz konusu kişilerin çözümü yanlış odaklarda aramalarından kaynaklanmaktadır. Cahiliye sistemi içerisinde, cahiliye mantıklarına, cahiliye kurallarına dayalı olarak alınacak hiçbir çözüm, izlenecek hiçbir yol insanları gerçek anlamda sonuca ulaştırmaz.

Allah Kuran'ın "Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar." (Müminun Suresi, 71) ayeti ile bu önemli gerçeğe dikkat çekmiştir. İnsanlar yaşamlarını kendi belirledikleri doğrular ve yanlışlar üzerine kurdukları zaman, sonuç mutlaka hüsran olacaktır. Yeryüzündeki herşey ve tüm insanlar bozulmaya uğrayacaktır.


Tek çözüm her konuda olduğu gibi sadece Kuran'dadır. Allah Kuran ile insanlara en rahat, en huzurlu ve en güzel şekilde yaşayabilecekleri sistemi sunmuştur. İnsanlara hayır ve kazanç sağlayacak, onları doğru yola iletecek olan yegane yol, Allah'ın yoludur. Allah, Kuran ile insanlara 'şan ve şereflerinin getirildiğini' bildirmektedir. İslam ahlakına uyan, Allah'ın Kuran'da bildirdiği yolu izleyen insanlar her konuda refaha ulaşırlar.


Kadınların maruz kaldıkları tüm sıkıntıların tek çözümü de yine Kuran'dadır. Allah'ın insanlar için bir hidayet rehberi olarak indirdiği İslam dini kadına büyük değer verir. Allah Kuran'ın pek çok ayeti ile kadını ve kadın haklarını koruma altına almış, cahiliye toplumlarında kadınlara yönelik olarak hakim olan yanlış bakış açısını ortadan kaldırmış, kadına toplum içerisinde saygın bir yer kazandırmıştır. Rabbimiz Kuran ayetleriyle insanlara Allah Katında üstünlük ölçüsünün cinsiyet değil, Allah korkusu, iman, güzel ahlak, ihlas ve takva olduğunu bildirmiştir.

Allah kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri Kuran ayetleri ile bizlere bildirmiştir. Alınan tüm bu tedbirler, kadınların lehinedir ve onların zarara uğramalarını, ezilip yıpratılmalarını önleme amacını taşımaktadır. Allah insanlara Kuran ile en doğru yolu göstermiş ve cahiliye inançlarını taşıyan insanların yanlış uygulamalarını ortadan kaldırmıştır.

İslam dininin tüm insanlara olduğu gibi, kadına da hem dünya hayatında hem de ahirette gerçek anlamda onur, şeref ve saygınlık kazandıracak tek yol olduğunu, kadına nasıl değer verip yücelttiğini ortadır.


Kaynak: www.kurandakadin.com